Cumhuriyet Bayramı’nın Türk Kadını Açısından Önemi |
Kurtuluş Savaşı’nda hem cephede hem de cephe gerisinde gerek hemşirelik yaparak gerek de çeşitli örgütlerde çalışarak savaşın sürdürülmesine ve bağımsızlık mücadelesine katkıda bulunan tüm kadınlarımıza ve ardından Cumhuriyet’in kuruluşuna etki eden koca yürekli ve cesur Türk Kadını’na teşekkürlerimle başlayacağım bu yazıma. En büyük bayramımızı ve en kutlu günümüzü kutladığımız Cumhuriyet bayramımızın 29 Ekim 1923’te Türk kadını tarafından çeşitli şekillerde verdiği destek ve aldığı görev çok önemlidir.
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, kadınlar başta eğitim alanında olmak üzere, toplumsal hayatta yer almak için çokça mücadele ettiler. Kadınlar, yeni kurulan devletin modernleşme çabalarına destek vererek, toplumun her kesiminde yer alma isteğini gösterdiler. Ayrıca, birçok kadın, halkı bilgilendirme ve aydınlatma çalışmalarında aktif rol aldı. O dönemin koşulları düşünüldüğünde her bir kadının verdiği en ufak bir emeğin ve çabanın bile ne kadar değerli olduğunu düşünmek gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde yapılan reformlarla kadınlar, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren birçok hakka sahip oldu. Elbette bu süreçte bizim en çok dikkatimizi çeken hak 1934 yılında seçme ve seçilme hakkıydı. Bu, Türkiye’de kadınların siyasi hayata aktif katılımının önünü açtı. Ama bu hakkın kullanılması için yasal düzenlemelerin yapılması kadar bu hakkı kullanacak cesur kadınların varlığı ve öne çıkma çabası da lazımdı.
İşte Türk milletinin kadınlarının kurtuluş ve kuruluş gibi bir dönemi tanımlayan bu kritik anlarda ön plana çıkması herkesten çok daha farklı ve kritik olmuştur. Çünkü milletçe seferberlik halinde herkesin rol aldığı bir bağımsızlık mücadelesi bir yana, cehalet ve ön yargılar ile savaşılacak daha zorlu bir mücadeleye kadınlar kendini sadece canıyla, teriyle, kanıyla değil; aklıyla, bileğiyle, diliyle de hazırlamak zorundaydı. Ayrıca, kadının o dönemdeki toplumsal yeri düşünüldüğünde bunu yerine getirmek için çok büyük bir medeni cesaret ve kimsenin bakışına aldırmamanın ne denli zor olacağını tahmin etmek hiç zor değil.
Ancak, işte tam da bu yüzden, kendine bakılan bu bakışlara, yapılan ve yakıştırılan toplumsal kalıplara sığmayan ve önce kendini ve sonra toplumu aydınlatan kadınların her biri ayrı bir teşekkürü hak ediyor. Evet, çok büyük bir önder ve lidere sahibiz ki, O eğitimde, işte ve sosyal hayatta kadınların daha fazla yer almalarını her daim teşvik etti. Ama, bu cesareti ve çabayı kendinde bulan, siyasette, yargıda, tıpta, öğretmenlikte, mühendislikte, kısacası ilim ve bilimin olduğu her yerde kendine yer arayan ve açan her bir kadın aslında günümüzde de kadının meslek ve özgürlük sahibi olmasının yollarını açtı. Ve bunu bir sonraki neslin bir adım daha kolay yapmasını sağlamış oldu.
Dolayısıyla, Cumhuriyet bu açıdan bakıldığında ülkemizin; bağımsızlığının, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun ve yönetim şeklimizin artık demokrasiye dayandığının beyanatının yanında; Kadınların toplumdaki yerinin güçlenmesi açısından tarihi bir dönüm noktası oldu. Cumhuriyetin getirdiği yeniliklerle birlikte, kadınların toplumsal ve siyasal haklar için verdikleri mücadele, Türkiye’nin modernleşme sürecinde önemli bir yer tuttu. Tüm bu modernleşmenin öncüsü başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte mücadele veren bağımsız ruhlu sayısız kahramanlarımız Kadınlarımıza şükran dolu olmalıyız. 29 Ekim’i bu açıdan da değerlendirip bayramın niteliğini ve değerini daha da özümsemeliyiz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız Kutlu Olsun!